Aileyle Çıtır Çıtır Felsefe
2. sınıflarla gerçekleştirilen yaratıcı okuma uygulamasında, tüm dünyada milyonlarca okura ulaşan “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisindeki temel kavramlar ve sorular, ailelerin katılımıyla işleniyor.
Dizi, öğrencilerin olabilecek en erken yaşta felsefeyle tanışmaları, felsefeye ilgi duymaları ve bu ilgiyi aileleriyle paylaşmaları için zengin seçenekler sunuyordu. Öğrencilerim, normalde 4, 5 ve 6. sınıflara önerilen diziyi okumak için erken bir yaşta da olsalar, evde aileleriyle tartışma, destek alma ve karşılıklı soru cevap ortamı bulabileceklerdi. Dolayısıyla uygulama, temel kavramları ve düşünme yöntemlerini aileleriyle birlikte deneyimlemelerini ve felsefeyle daha erken tanışmalarını sağlayabilecekti.
Dizinin her kitabı aynı mükemmelikte ve sayfa sayısında (ortalama 40 sayfa) olmasına karşın, her biri çok farklı ve özgündü. Jacques Azam’ın çizimlerinin öğrenciler için dikkat çekici olması ve dizinin çevirmeni Azade Aslan’ın yetkin Türkçe’si de seçimimizde etkili oldu.
Aklımdaki projeyi önce sınıfta öğrencilerime aktardım. Sonra da, eğitim öğretim yılının hemen başındaki veli toplantısına, dizinin tüm kitaplarını yanımda götürdüm ve velilere projemden söz ettim. Toplantının ana gündemi, bu proje değildi belki, ama konu tüm velilerin ilgisini uyandırdı, hepsi de çok heyecanlandı.
Her kitap, her ailenin kendini dışavurumuydu.
İlk adımda, her aile bir kitap seçti. Hem diziyi bilmedikleri için hem de az sayfalı kitapları görünce, başlangıçta kolay bir çalışma olacağını sandılar. Ancak sonra, kavramların içine girmenin ve kitapları sınıf ortamında sunmanın ciddiyetini kavradılar. Seçilen kitabı ailenin tüm üyeleri hep birlikte okuyacaklar ve sınıfta da yine hep birlikte sunum yapacaklardı. Ailelerin kitapları seçerken, kendilerini farklı yollarla da olsa rahat ifade edip dışavuracakları kavramlara yönelmeleri dikkat çekiciydi. Bir bakıma kendilerini felsefe aracılığıyla da var etme, ifade etme çabası gösterdiler.
Sınıfımda, farklı eğitim düzeylerinden ve ekonomik profillerden aileler bulunuyor. Bu açıdan, gerek sunumların içerik ve yöntem olarak ortaya çıkardığı çeşitlilik, gerekse ailelerin tüm samimiyeti ve emeğiyle projeye katılmaları çok olumluydu. Bu çalışma vesilesiyle, aileler daha önce, hem tek başlarına hem de çocuklarıyla birlikte okuma yapmadıklarını da fark ettiler.
İsteyen aile, sınıfa katılıp diğer ailelerin sunumlarını izleyebiliyordu. Bir konuğumuz da, geçtiğimiz yıl Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü olan Önder Arpacı’ydı. Ailelerden birinin sunumunu, yardımcıları ve okul müdürümüzle birlikte sınıfımızda izledi.
Uygulama süresince biriktirdiğimiz renkli anılar oldu. Örneğin, “Biz çok heyecanlıyız, sunum yapamayız,” diyen bir anne baba, en etkili sunumlardan birini gerçekleştirdi. Hatırlamak ve Unutmak kitabı için hazırladıkları sunumda, kostümleri ve makyajlarıyla iki yaşlı rolünü canlandırıp hepimizi çok etkilediler. Bir aile, sunum için yazdığı skeçte, simitçi rolüne girip sınıfa simit ayran ikram etti. Haklar ve Ödevler kitabını seçen hukukçu bir aile, meslek yaşamlarındaki gerçek rollerini oynadılar. Kısacası aileler projeye, yola çıkarken hiç tahmin etmediğim yöntemlerle ve yaratıcılıklarla katılım sağladı.
Projeye katılan 22 aile olduğundan her ay iki sunum planladım. Her çarşamba, öğleden sonraki ilk iki dersimizi bu projeye ayırdık. Önce sunumlar yapıldı, daha sonra soru cevap ve resim çalışması bölümüne geçtik. Sunumlara evin diğer üyeleri, kardeşler, hatta evcil hayvanlar da katıldı. Sonuç olarak, 31 kitaplık diziden seçilen 22 kitapla, 22 ailenin gerçekleştirdiği 22 sunum, sınıfımıza çok anlamlı bir birikim sağladı. En önemlisi, ailelerin çocuklarıyla birlikte okuma heyecanı, sınıftan evlere taştı.