Bir Sınıf Dolusu Bulutlara Şiir Yazan Çocuk
5. sınıflarla gerçekleştirilen yaratıcı okuma uygulamasında, Behiç Ak’ın Bulutlara Şiir Yazan Çocuk romanındaki şiir yazma, sanat, dil ve farklılıklara saygı gibi pek çok önemli tema işleniyor.
SERKAN GÜLPINAR
29 öğrencimle, 10 haftaya yayılan bir süreçte, Behiç Ak’ın Bulutlara Şiir Yazan Çocuk adlı romanını inceledik. Bu kitabı seçmemizin ilk nedeni, adından anlatımına, kapağından iç desenlerine kadar tipik bir Behiç Ak eseri olmasıydı. İkinci neden, çocukların dikkatini, farklı kimlik ve kişiliklerin varlığına, bu farklılıklara saygı duyabilmeye ve “tek tip insan” kavramına çekebilmesiydi. Savaşın, insanlarda ve doğada yarattığı yıkım üzerine düşünmelerini de sağlayacaktı. Dahası, kitaptaki renkli ve eğlenceli karakterler, çocuklardaki yazma ve yaratma dürtüsünü harekete geçirebilir nitelikteydi.
Okumaya, dört hafta gibi uzun bir zaman ayırdık. İki hafta bireysel, iki hafta ise sınıf içi okumalar olarak planlandı. Oysa bazı öğrencilerimiz, daha kitabı edindikleri gün, kalan öğrenciler de bir hafta içinde okuyuverdi. Böylelikle, sınıfta toplu okumalara daha çok zaman ayırabildik. Bu süre içinde, her derste çocuklara kitabı sesli okuttuk. Hem sesli okumalar hem de bireysel okumalar sırasında, uygulama aşamasında kullanabilmek için bol bol not tuttular.
Uygulamanın ilk etkinliği “Bohça”yı düşünürken, doğrusu kendi çocukluk anılarıma döndüm. Ev ev dolaşan bohçacı kadınlar vardı. Sürprizlerle doluydu bohçaları; içinden ne çıkacağını bilmezdik ve açıldığında rengârenk ürünler taşıdığını görürdük. Çocuklarla birlikte kartondan bir bohça yaptık. Okumalar sırasında aldıkları notları bu kutunun içine attılar. O notlarda, sözcükler, söz öbekleri, deyimler ve atasözleri birikmişti. Bohçadan çektikleri bu kâğıtlarda yazanlara ilişkin, sözlü tahlil çalışması yaptılar ve etkinliğin birinci aşamasını bitirdik.
İkinci aşama, deyimlerle ilgiliydi. Kutudan seçtikleri deyimleri, tahtaya yapıştırdılar. Beşerli gruplar halinde seçtikleri deyimlerle ilgili diledikleri her şeyi, sözlü ya da yazılı olarak tasarlamalarını istedim. Kimi seçmiş olduğu deyimle ilgili masal anlattı, kimi hikâye uydurdu, kimi şiir yazdı. Kitapta geçen “Deliye pösteki saydırmak” deyimini seçen iki öğrencimin hazırladığı skeç, bütün sınıfı çok eğlendirdi.
“Soru işareti” etkinliğimiz, çocukların okudukları metni anlaması, yorumlaması üzerine kurgulandı. Kartondan büyük bir soru işareti hazırladık. İki hafta boyunca, kitaptan birbirlerine sorabilecekleri sorular çıkardılar. Bu süreçte öğrencilere hiçbir yönlendirmede bulunmadım ve müdahale etmedim. Soru havuzundan soruları kendileri seçip, birbirlerine sordular. Söz vermek istediklerini de yine kendileri seçti.
Sözcüklerden taşan renkler ve şarkılar…
İkinci haftada, tek bir yanıtı olmayan, ucu açık sorular türetmelerini istedim. Sorularının büyük çoğunluğu empati içeriyordu. Kendilerini romandaki kahramanlardan Jamel ile özdeşleştirip, “Dilini bilmediğiniz bir ülkede yaşamak zorunda kalsaydınız ne hissederdiniz ?” gibi sorular sordular. Romanın kahramanı Sevgican’ın yaşadıklarından etkilenerek, “Birileri sürekli sana ne yapacağını söyleseydi ne hissederdin ?” gibi sorular çıkardılar. Sorularının ortak özelliği, romanın akışını değiştirmeye yönelik olmasıydı.
“En İyi Eleştirmen Benim” etkinliğinde amacımız, öğrencilerin kendilerini sözlü olarak ifade ederken, okudukları metne biçim ve içerik yönünden kendi cümleleriyle yakınlaşmalarıydı. Bunun için onlara dört yönerge sundum: Kitaptaki kahramanım hangisi ? Kitabı nasıl değerlendiririm ? Behiç Ak’ın yerinde olsaydım bu kitabı nasıl yazardım ? Behiç Ak şu an karşımda olsaydı, ona kitapla ilgili ne söylerdim ?
“Bulutlardan Öykü Çalan Çocuklar” etkinliğimizde ise, çocuklardaki yazma dürtüsünü geliştirmeyi, yazılı ifade yetilerini zenginleştirmeyi hedefledim. Bu etkinliği düşünürken, Zeynep Cemali Öykü Yarışması’ndan esinlendim. O yarışmadaki gibi, ben de romandan seçtiğim bir cümle üzerine kendi öykülerini kurmalarını istedim. Yazdıkları öyküleri okudukça, hedeflediğim kazanımların çoğuna ulaştığımızı fark ettim.
“Yine mi Bulut !” etkinliğinde, mizah ustası Behiç Ak’ın karikatür veriminden esinlendik. Amacım, çocukların bir öykü anlatmak için sadece cümlelere ihtiyaç olmadığını, çizgiler ve renkler yoluyla da bir öykü anlatabileceklerini göstermekti. Bu etkinliği, Görsel Sanatlar öğretmenimizle birlikte düzenledik ve ortaya çok başarılı karikatürler çıktı.
“Kitabım Kitap Olmaktan Çıktı” etkinliğinde de, kitabın kurgusunu ve atmosferini, bir mekânı kullanarak yeniden oluşturmak istedik. Teknoloji ve Tasarım öğretmenimizin yardımlarıyla, okulun teknoloji ve tasarım atölyesini kullanan öğrenciler, kitaptaki kahramanları, hayali bütün unsurları duvarlara, tavana ve pencerelere çizdiler. Kitaptan seçtikleri bazı cümleleri betimleyen öğrenciler için hikâyeyi sadece sözcüklerle değil, zihinleriyle de yeniden yaratabileceklerini ifade edebilmelerini sağlayan yaratıcı bir çalışmaydı.
“Şiirim Oldu Şarkı” adlı etkinliğimizde ise okulumuzun Müzik öğretmeninden özel bir destek aldık. Kitapta Sevgican’ın yazmış olduğu “Bulutumuz” adlı şiiri, Müzik öğretmenimiz besteledi. Kendisi öğrencilerden oluşan koroyu çalıştırdı ve şarkıyı hep birlikte seslendirdiler.
Öğrencilerimin ürettiği öyküleri, karikatürleri ve daha fazlasını Tumblr ve Instagram adreslerimizden ayrıntılı incelemek mümkün.