Konferansın tüm içeriği Aralık’ta, Keçi KIŞ sayımızda!
“Edebiyat, hayır demektir.”
Ülkemizin tek, yıllık yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün altıncısı, Kadir Has Üniversitesi Cibali Salonu’nda gerçekleşti. Yayıncılık ve edebiyat dünyasının buluştuğu konferans önemli isimleri ağırladı.
Edebiyata ve kitaplara emek verenlerle, kitapları okurla buluşturan tüm paydaşları bir araya getiren konferans; yayıncılar, edebiyatçılar, çevirmenler, tasarımcılar, illüstratörler ve akademisyenlerin yanı sıra, basından, kütüphanelerden ve eğitim kurumlarından yetkililerle, ilgili resmi ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerini bir araya getirdi. Yoğun bir katılıma sahne olan konferans, 6, 7, 8. sınıf öğrencileri için yurt çapında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2016 Ödül Töreni ve kokteylle sonlandı.
Yayıncılığın güncel konularının tartışıldığı konferansın açılış konuşmasını, her yaşa sunduğu edebiyat verimiyle ustalaşan şair, yazar Gülsüm Cengiz yaptı. Edebiyatın, yaşamın izdüşümü olduğunu ve yaşamda da umut bulunduğunu kaydeden Cengiz, “Evet, umut insanda; okuyan, araştıran, düşünen, sorgulayan, empati duygusu gelişmiş; izleyici olmak yerine, iyiden, güzelden, doğrudan, haklıdan, yana değiştirip dönüştürmek için yaşama müdahale eden, emek veren insanda. Böyle insanların oluşturduğu toplum, kuşkusuz ki demokratik bir toplumdur ve gerek dünyada gerekse ülkemizde yaşananlar, buna ne kadar gereksinimimiz olduğunu ortaya koymaktadır,” dedi.
Konferansın hafızalarda yer edecek kapanış konuşmasını, kitapları birçok dile çevrilen ve ödüllerle taçlanan, edebiyatımızın iz bırakan kalemlerinden Mario Levi yaptı. “En önemli müdafaa alanı edebiyattır,” diyen Levi, bunu bireysel sorunlarından çıkarıp daha geniş bir alana taşımak için elinden geleni yaptığını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Edebiyat, hayır demektir. Hayır demenin bedelini göze almaktır. Bunu yaparken, kibirden uzak ve samimi olmalıyız. Bu, bir başkasını dinlemenin kendini anlatmaktan daha önemli olduğunu gösterir.” Bugün dünyanın her yerine sirayet etmiş olan sıradanlığın edebiyata da bulaşmış olmasından hicap duyduğunu vurgulayan Levi, “Bir gazeteci ya da yazarın düşüncelerinden ötürü tutuklanmasına sonuna kadar karşı çıkıyorum. Irkçılık haricindeki tüm düşünceler dile getirilebilmeli. Öte yandan, edebiyatımızda senin yazarın, benim yazarım meselesi var. Bir takım yazarlar parlatılırken, hapishanedeki yazarlara sessiz kalınmasını kabul etmiyorum. Bu, edebiyat onuruna yakışmaz. Sen ben yoktur, sadece edebiyat vardır,” diye konuştu.
Öykü ve romanları ödüllere değer görülen, çağdaş edebiyatın güçlü kalemlerinden Sema Kaygusuz, “Edebiyatın Kırılgan Yüzü: Hayat” başlıklı konuşmasında edebiyat ve güzellik ilişkisinden söz etti. “Edebiyat, sadece hezeyan değildir, aynı zamanda hezimettir. Edebiyat, ölebilen bir şey değildir,” diyen Kaygusuz, sözlerine şöyle devam etti: “Gelgelelim, güzelliği olmadan, edebiyata katlanamayız. Nedir bu güzellik? Bir sırdır. Güzellik, ruhun bilgisidir. Ülkenin en iyi huylu gençlerinin bombalandığı; gazetecilerin, yazarların tutuklandığı böyle ortamlarda güzellik ister istemez tartışmalı hale gelir. Bugün elimizdeki yazı, buhranlı bir edebiyattır.”
Yayıncılığımızda giderek daha az yayımlanan yazınsal türler, “Neden Yayımla(ya)mıyoruz?” başlıklı panelde tartışıldı. Deneyimli yayıncılar; Sevengül Sönmez, İrfan Sancı ve Özgür Kalyoncu Akın, yazınsal türlerin sektöre katkısından ve yaratıcı emek ile ticari kaygıyı dengelemenin öneminden söz ettiler. Kalyoncu, öykü ve şiir yayıncılığında artış olduğunu, ancak tiyatro ve senaryo türlerinin ölmek üzere olduğunu söyledi. Yayımlamak istedikleri dosyayı, “satar mı” düşüncesine kapılmadan bastıklarını ifade eden Sancı ise, şiiri az basmalarının nedenini, şiir editörü istihdam edememek olarak açıkladı.
Farklı kuşakların temsilcisi, eleştirmen, yazarlar; Semih Gümüş ve Irmak Zileli, edebiyat eleştirisinin işlevlerini, olanaklarını ve bugün geldiği noktayı “Edebiyat Eleştirisinin Hali Pürmelali” başlıklı söyleşide ele aldılar. “Polemik, eleştiri değildir; siyasetin dilini kullanmaktır,” diyen Gümüş, “Eleştiri, metinden bağımsız bir yazıdır, yazınsal türdür. Ama bunu böyle söylemekle olmaz, o seviyeye de taşımak gerekir,” dedi. Irmak Zileli ise, eleştiriye hem okurun hem de yazarın ihtiyacı olduğunu, özellikle de yazarın yazınsal üretiminde yeniden okumaların önemine değindi.
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl Zeynioğlu, yayıncılığımızın 2016 başlıklarını değerlendirirken, yayıncılık sektörü ve devlet kurumları arasındaki ilişkilerde süreklilik sağlanamamasına dikkat çekti. Yeni medya ve iletişim stratejisti Yiğit Kalafatoğlu, yayıncılığımızın dijital mecraları ve teknolojileri kullanma deneyimine ilişkin görüşlerini, geleceğin internetiyle ilgili öngörülerini paylaştı. Şirketlerle başlayan, insanlarla devam eden internet dünyasında nesnelerin dönemine geçilmeye başladığına vurgu yapan Kalafatoğlu, “Yapay zekâ, edebiyat ya da sanat eseri üretebilir mi, artık bunlar konuşuluyor,” dedi.
Edebiyat günü, ülke genelinde büyük bir katılımla sonuçlanan Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2016 Ödül Töreni ile sona erdi. Yıl içinde yazdıkları “adalet” temalı öykülerle dereceye giren 6, 7, 8. sınıf öğrencileri, ödüllerini Necati Tosuner, Mario Levi, Gülsüm Cengiz ve Necati Güngör gibi edebiyatımızın usta isimlerinin elinden aldılar. Proje Başkanı Müren Beykan, 2016 sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, yarışmaya katılan 500’ü aşkın gencin “adalet” kavramına nasıl yaklaştığını örneklerle açıkladı. “Öykü yazan gençlerimiz adaleti hep suçtan sonra aramış. Egemen hukuk anlayışı sorgulanmamış,” diyen Beykan, yarışmaya katılan öğrencilerin toplumsal sorunlara duyarsız kalmadığından söz etti.
Yıllık yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün yedincisi, 30 Eylül 2017’de düzenlenecek.