Mesleğimiz Yayıncılık Projesi
Türkiye Yayıncılar Birliği, Mesleğimiz Yayıncılık Projesi kapsamında, yayıncılığın mesleki standartlarını ve yeterliliklerini, Avrupa Birliği kıstaslarına uyumlu bir biçimde ve sektörün paydaşlarının katılımıyla hazırlamayı amaçlıyor. Proje Koordinatörü Ebru Şenol ve Proje Sektörel Uzmanı Sevengül Sönmez, planlanan faaliyetleri, projenin önemini, işbirliklerini ve Mayıs 2017’ye kadar devam edecek süreci, Keçi okurları için özetlediler.
Sürdürülebilir bir proje
Ebru Şenol – Proje Koordinatörü
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Avrupa Birliği Bakanlığı – Sivil Toplum Diyaloğu programı çerçevesinde başvurusunu yaptığı ve Şubat 2016 tarihinde başlayan Mesleğimiz Yayıncılık Projesi bir hibe projesidir. Bu projeyle, Türkiye’de yayıncılık alanındaki mesleklerin tanımlanması ve mesleki standart ve yeterliliklerin AB standartlarına uyumlu şekilde belirlenmesi amaçlanıyor.
Proje, Türkiye Yayıncılar Birliği bünyesinde oluşturulan altı kişilik bir ekiple yürütülüyor. Ayrıca projenin, AB’ye üye ülkelerden seçilmiş olan bir ortağı ve iştirakçileri bulunuyor. Proje süresi 15 ay olarak belirlenmiş durumda ve hedefimiz, projeyi öngördüğümüz şekilde Mayıs 2017’de tamamlamak. Çalışmaları, proje başvurusunda ayrıntılı olarak açıkladığımız hedefler, faaliyetler ve bütçe doğrultusunda yürütüyoruz. Yayıncılık sektörümüz için çok önemli olduğuna inandığımız Mesleğimiz Yayıncılık Projesi’nin öncelikli hedeflerinden bahsetmek istiyorum.
Sektörde faaliyet gösterenlerin de gözlemlemiş olacağı gibi yayıncılık meslekleri ve bu mesleklerin standartları konusunda başvurulabilecek ortak bir bilgi kaynağına ulaşmak oldukça zor. Bu standartların belirlenmemiş olması, kuruluşlar ve çalışanlar açısından görevlerin tanımlanması konusunda belirsiz ve bazen de içinden çıkılması zor durumlar yaratıyor.
Projenin sonunda bu tanımlamaların yapılmasının sektör açısından mesleki kurumsallaşmayı getirmesini arzuluyoruz. Tabii bunu yaparken, paydaşlarımızla birlikte çalışarak ve görüşlerini alarak, onların da proje hedeflerinin faydasına inanmaları ve fikir birliğine varılması bizim için çok önemli.
Bu çalışmalarda sektör olarak bu tanımları yapmış ve mesleki kurumsallaşmayı sağlamış olan Avrupa ülkelerinden destek almak, projenin temel unsurlarından biri. Bu işbirlikleri, sektörlerin de birbiriyle yakınlaşmasının, uluslararası yatırım ve istihdam olanaklarının da önünü açabilecek.
Yurtiçi ve yurtdışı faaliyetler
Peki, bu hedeflere ulaşmak için hangi faaliyetler planlandı? Projemiz, faaliyetler açısından da çok önemli organizasyonlara imzasını atmış bulunuyor. Gerek ortağımız Birleşik Krallık Yayıncılar Birliği’nin desteğiyle İngiltere’de yaptığımız toplantı ve çalışmalar, gerekse iştiraklerimiz olan Media Campus Frankfurt’un desteğiyle Almanya’da gerçekleştirdiğimiz görüşmeler ve Fransız Yayıncılar Birliği’ne planladığımız ziyaret, yayıncılık sektörü ileri düzeyde gelişmiş olan bu ülkelerden iyi örneklerin alınması açısından çok önemli.
Bunların yanı sıra yurtiçinde yaptığımız ve yapacağımız faaliyetleri de çok önemsiyoruz. Ekim ayında düzenlediğimiz çalıştay, sektörde uzman yaklaşık 60 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Sektörde çok farklı görevler yapan uzmanların çalıştayımıza gösterdiği ilgi, katılım ve destek, belki de bir ilk olması açısından da bizim için çok değerliydi. Önümüzdeki günlerde çalıştay çalışmalarının daha ayrıntılı ele alınması için küçük gruplarla toplantılar yapacağız. Hem çalıştay, hem de çalışma gruplarının içeriği, proje sonunda hazırlayacağımız el kitabının temellerini oluşturacak.
Bütün bu faaliyetlerin sonunda en önemli hedefimiz, projenin bitiminde yayıncılık sektörünün bilgisine sunacağımız, meslek tanımlarının yer alacağı el kitabının hazırlanması. Bu dokümanın gerek sektör çalışanları ve kurumları, gerekse sektörde yer almak isteyen kişilerin her zaman başvuracağı faydalı bir kaynak olmasını istiyoruz.
Proje süreci devam ederken, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile de yapacağımız çalışmalardan söz etmek gerekir. Türkiye’de sektörel özgün mesleklerin tanımlandığı, standart ve yeterliliklerin belirlendiği ve resmi gazetede yayınlanarak kabul edildiği süreçte de yer alıyoruz. Bu doğrultuda kitap editörü ve lektör mesleklerini de benzer süreçten geçiriyor olacağız. Projenin sürdürülebilir olması da, hepimizin emeğinin devamı açısından bizim gelecek hedeflerimizden biri. Bu konuda da öncelikle eğitim konusunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Meslek içi eğitim projesi
Sevengül Sönmez – Proje Sektörel Uzmanı
Yıllardır yayıncılık sektörünün farklı alanlarında çalışan biri olarak eksikliğini en çok hissettiğim şey, meslek içi bilgilendirme ve eğitim. Bunu bir yanıyla usta-çırak ilişkisinin kopmuş olmasına dayandırıyorum, bir yanıyla da her yayınevinin kendi için bilgi üretip sektörün bütünüyle paylaşmamasına bağlıyorum. Eskiden bir yayınevinde çalışmaya başladığınızda sizi bu alanda eğitecek usta editörler, usta tasarımcılar vardı. Yeni başlayanların da öğrenmeye sabrı.
Öte yandan, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerindeki yayıncılık sektörüne baktığımızda, eğitim olanaklarının çokluğu karşısında şaşırmamak olanaksız. Hemen pek çok ülkede lisans düzeyinden başlayarak lisansüstü ve doktora düzeyinde yayıncılık eğitimleri veriliyor. Almanya’da Mainz Üniversitesi, Stutgart Üniversitesi aklıma ilk gelenler; İngiltere’de Kingston Üniversitesi, Oxford Üniversitesi vb. pek çok üniversitede içerik üretiminden başlayarak, pazarlama-satış alanlarını da kapsayan uzun eğitim programları var. İtalya da kendi yayıncılar birliğinin eğitimleriyle sektörün ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor.
Yakın zamana kadar Türkiye’de bu alanda önemli bir boşluk vardı. Türkiye Yayıncılar Birliği ile Bilgi Üniversitesi’nin düzenlediği Yayıncılık Sertifika Programları ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde başlayan Yayıncılık Yüksek Lisans programı ve kimi özel girişimlerle açılan atölyeler bu ihtiyacı karşılamaya çalışıyor.
Ortak dil, tanımlar ve standartlar
Bilgi Üniversitesi’nde yaptığımız programda şimdiye kadar karşımıza çıkan en önemli sorular, meslek tanımlarına yönelik oldu. Hem sektöre girmek isteyenler, hem de yaptıkları işi iyileştirmek için çaba harcayanlar, neyi, ne kadar yapmaları gerektiğini sordular. Bu soruların yanıtını “bana göre” ve “yayınevlerine göre” diye yanıtlarken tanımlara, standartlara ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu da anladım. Üstelik, tanımlamaların sadece işin ne kadarını yapacağımızı değil, yaptığımız işin nasıl değerlendirileceğini de bilmek açısından yol gösterici olacağını daha çok kavradım.
Mesleğimiz Yayıncılık Projesi bu süreçte dahil olduğum ve sektörümüz için çok gerekli olduğuna inandığım bir proje. Proje, bir yerden başlamak, sektör çalışanlarını bir araya getirmek, soru ve sorunlar üzerinde konuşmak için oldukça önemli bir adım. Bahsettiğim eğitim ihtiyacının karşılanabilmesi için, ortak bir dil kurmak, tanımlar ve standartlar üzerinden hareket etmek gerekiyor.
Projemizin öncelikli hedefi, bu ortak dili kurmak. Sonrasında ortaya çıkan tanımlar ve standartlar üzerinden yayıncılık eğitimlerinin neler olması gerektiğini, nasıl yapacağımızı da konuşmaya başlayabileceğiz.
Bir kıvılcım, bir anahtar, bir başlangıç…
Yine Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede yayıncılık konusunda yazılmış çok sayıda kitap var; Türkiye bu konuda hayli eksik. Geçtiğimiz 10 yıl içinde bazı dergiler, editörlük ve yayıncılık konusunda dosyalar hazırladı, çok önemli yazılar yazıldı; ancak yayıncılıkla ilgili kitaplar maalesef hâlâ üretilmedi.
Proje çalışmamız sırasında yabancı dillerdeki pek çok kitaba ulaştık. Önemli bir literatür taraması yaptık. Bu kitapların çevrilmesinin ya da benzerlerinin yazılması için de projemizin bir kıvılcım olacağını düşünüyorum.
Projenin sonunda ortaya çıkacak el kitabı, üzerinde çalışmaya ve tartışmaya devam edeceğimiz (devam etmek istediğimiz) pek çok konu için anahtar olacak. El kitabının yayıncılık konusunda başka projelerle sürdürülebilecek çalışmalar için bir başlangıç noktası olacağını düşünüyorum. El kitabının eğitimler için bir materyal olacağını da eklemeyi unutmamalı.