Uzakta Bir İstanbul Masalı
9. sınıflarla gerçekleştirilen yaratıcı okuma uygulamasında, Mine Soysal’ın İstanbul Masalı adlı anlatısı ile gençlik romanı Uzakta’daki İstanbul dokusu, farklı temalar ve yaklaşımlarla işleniyor.
ERMAN KARADAN
Sekiz aylık yaratıcı okuma uygulamamıza 9. sınıf öğrencilerini ve kültür edebiyat kulüplerimizi dahil ettik. Çalışmalara yaklaşık 80 öğrenci katıldı. Bazı öğrenciler bütün çalışmalara, bazıları da sadece istedikleri çalışmalara katıldı.
Mine Soysal’ın İstanbul Masalı ve Uzakta adlı kitapları üzerine projemize başlarken, okuldan eve servislerle gidip gelen, İstanbul’a ilişkin fazla bilgisi olmayan öğrencilerin, kentin tarihi ve kültürel dokusunu tanımasını, geçmiş ve günümüzle bağlantılar kurabilmesini amaçladık. Kültürel ve sosyal farklılıkların hayatımızı nasıl etkilediğini, İstanbul’un çok farklı hayat hikâyeleri barındırdığını göstermeyi umduk. Soysal’ın iki kitabı aracılığıyla, öğrencilerin İstanbul’u farklı anlamlarıyla yaşamasını istedik.
İstanbul Masalı, tarihöncesinden günümüze kadar süren kent serüvenini tarafsız ve masalsı bir dille anlatan, çizimleriyle öğrencilere görsel şölen sunan bir kitaptı. Üstelik, öğrencilerin yaşadıkları kent hakkında bilimsel bilgiler edinmesini de sağlıyordu.
İkinci kitabımız olan Uzakta sayesinde, Erdo ve Dünya gibi, aralarında sınıf farkı olan, gerçek hayatta da rahatlıkla görebileceğimiz iki karakterin bakış açısıyla İstanbul’u ve İstanbul’daki yaşamı değerlerlendirdik. Uzakta, çocuk işçilere ve iş kazalarına da dikkat çeken bir romandı. İş kazaları üzerine bilgilerinin fazla olmadığını fark ettiğimiz öğrencilerimizin, çevrelerinde yaşanan gerçek hikâyelerin edebi bir esere nasıl dönüştüğüne tanıklık etmesini hedefledik.
İstanbul’u anlatmak, çok kapsamlı bir plan gerektiriyordu. Farklı branşlardan öğretmenlerle bir araya geldik ve ayrıntılı bir takvim çıkardık. Yazar söyleşileri, atölyeler, görsel sanat çalışmaları, farklı eserleri okuma vb 30’a yakın çalışma ortaya çıktı.
Öncelikle, iki kitabı ve yapacağımız çalışmaları duyuran afişlerimizi hazırladık. Bunlar için Teknoloji bölümünden yardım aldık. İstanbul Masalı’nı okumaya başladık. İlk tepkiler, dilinin çok akıcı olması ve İstanbul’un tarihini çok keyifli anlatmasıydı. İşin içine müziği de soktuk; Müzik bölümüyle birlikte, tüm okul koridorlarında İstanbul şarkıları çalmaya başladık. Kısa sürede tüm okulun dikkatini çeken müzik yayını sayesinde, koridorlarda renkli ve neşeli anlar yaşandı.
İstanbul gezileri, fotoğrafları, hikâyeleri…
İstanbul üzerine bir çalışma yürütürken, başka yazarları da işin içine katmak önemliydi. Öğrenciler, hazırlayacakları panolar için yazarları araştırmaya başladı. Önce Yahya Kemal Beyatlı, sonra Sait Faik Abasıyanık panosunu yaptılar. Geziler ve diğer çalışmalarla bağdaştırarak ortaya çıkan, önceden planlamadığımız isimlerdi bunlar.
İstanbul’dan söz ederken, belgesellerden de mutlaka yararlanmalıydık. Ahmet Ümit’in “Yaşadığın Şehir” adlı program kuşağı, “Dinlerin Doğuşu” adlı belgesel, İstanbul’un gizli kalmış noktalarını gösteren başka belgeseller izlendi. Son olarak, İZ TV’nin “İstanbul’un Yüzleri” kuşağında yayınlanan “Mine Soysal ile İstanbul Masalı”nı izledik.
Sonraki adımımız “Efsaneler” çalışmasıydı. Bu konuda Yabancı Diller bölümünün yardımını aldık. Efsaneleri, öğrencilerimizle İngilizce olarak paylaştıktan sonra, onlardan kendi efsanelerini yazmaları istendi. Çocuklar ilgilendikleri efsanelerden sentez sahneler oluşturarak bunları koridorlarda sergilediler.
Bir diğer aşamamız “Geziler”i planlarken, öğrencilerin gezilerden keyif alması ve daha fazla ayrıntıyı fark etmesi hareket noktamız oldu. Bu anlamda, İstanbul Arkeoloji Müzesi gezimiz çok etkili geçti. Bir öğretmen etkileşimli yönergeler hazırladı. Müzeye giden öğrenciler, yönergedeki QR kodunu bulup, cep telefonlarıyla okuttuğunda, o esere dair kısa bir belgesele ya da yazıya ulaştı. Böylece, teknolojiyi de işin içine kattık. Gezilerimiz, Kadıköy ve Moda semtleri, Kandilli Rasathanesi, İstanbul Modern Müzesi gibi duraklarla sürdü. İçinde yaşadıkları kenti, belgesellerde izledikleri ve kitaplarda okudukları kentle bağdaştırmak adına, bu geziler çok anlamlı ve yararlı oldu.
“Söyleşiler ve Yazar Buluşmaları” vesilesiyle öğrencilerimiz, Tolga Gümüşay, Mine Soysal ve Celil Oker ile söyleşti. İstanbul üzerine hikâye yazmak isteyenler de oldu. Celil Bey bizi kırmadı ve yaklaşık 25 öğrenciyle yaratıcı yazarlık atölyesi gerçekleştirdi. Bu atölyeye asıl grubumuz dışından, yazmaya ilgili duyan öğrenciler de katıldı.
Tolga Gümüşay, Kareli Öyküler kitabında çektiği İstanbul fotoğraflarının öykülerini derlemişti. Bu fikrin, cep telefonlarını sadece sosyal medya için kullanan öğrencilerimizi de cesaretlendirmesini umduk. Fotoğraf makinesine ihtiyaç duymadan, dikkatlerini çeken bir kare fotoğraflayıp, öyküsünü yazabileceklerini Tolga Gümüşay ile fark ettiler.
Kitapları yola çıkış nedenimiz olan Mine Soysal da, öğrencilerimizle söyleşmek için okulumuza geldi. Bir yazar gördüğünde çok çekinen, konuşamayan öğrencilerimiz, Mine Hanım’ın kurduğu diyalog ve sıcak temasla, bol bol konuştu, uygulama sürecine gerçek anlamda katıldıklarını bir kez daha gösterdiler.
Çalışmalarımız; İstanbul’un Semtleri’ni gezip fotoğraflayarak, araştırarak, Eski İstanbul’u ailelerden dinleyerek, İstanbul’un Bitkileri ve İstanbul’un Balık Türleri üzerine araştırmalar yaparak sürüyor.