Yaşam ırmağı hiç durmasın!

Son sayımız YAZ 2015’i umutla, yeni bir yol heyecanıyla kapatmıştık. Yaz ayları iyi geçmedi; “iyi” ne kelime, nefes aldırmadı… Şimdi de böylesine çetin geçen bir yılı Keçi’nin 4. sayısı KIŞ 2015 ile kapatıyoruz.

Bu sayıda; yayıncılık sektörünü beşinci kez bir araya getiren 5. Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün tüm içeriğini yayımlıyoruz. Hafızalara hece hece yer eden konuşmasıyla Latife Tekin; çeviriye ilişkin en keyifli içeriklerden birini sunan Kutlukhan Kutlu; dil üzerine yapılan en lezzetli yemeklerin aşçısı Feyza Hepçilingirler; dilin hayat olduğunu ve hayatı anadilinde akmayan çocukların mücadelesini dillendiren Karin Karakaşlı KIŞ sayısında. Konumuz yayıncılık olunca, haliyle kitabın dijitaldeki geleceği, satış, dağıtım ve pazarlama süreci de sektörün uzmanlarınca tartışıldı ve yeni sayıda yerini aldı. İstanbul

Kitap Fuarı bu yıl 34. kez kapılarını açtı. Binlerce çocuk, genç ve yetişkin kitaplara dokundu, sevdiği yazarlarla tanıştı, söyleşti. Bazı yetişkinlerin yaşamlarındaki ilk kitabı satın aldıklarına ya da ilk kez kitap okuyacaklarına bizzat tanık oldum. Ülkenin aynası gibiydi fuar. Ahmet Büke, Müge İplikçi, Semih Gümüş, Mine Soysal ve Tolga Gümüşay da özgün içerikleriyle fuardaydı; e haliyle Keçi de takipteydi…

Keçi KIŞ 2015, yeni bir dilin evrenini kuşatan, dünyayı öykülerle ve öykünün sevgi diliyle değiştirmeye hevesli gençleri bir araya getiren Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın 2015 sonuçlarını proje başkanı Müren Beykan’ın kaleminden aktarıyor; yarışmanın 2016 ayağında gençleri “adalet” temasında yazmaya davet ediyor. Konuk yazarlarımızsa iki özel isim: Çağdaş edebiyatımızın önemli isimlerinden Müge İplikçi ve blogcuanne.com adlı bloğuyla yetişkinlere başka bir dünyanın deneyimini sunan Elif Doğan.

Keçi, Haziran 2014’te “inadına edebiyat” diyerek yola çıktı. Onca kötülüğe rağmen yaşam ırmağının akışının durmaması için ve geleceğin dünyasına el verecek olan çocuklar ve gençler adına üretmeye devam eden, edebiyat yayıncılığına emek veren bizler için, bu inadın anlamı biricik.

Canımız Gülten Akın, “Beni öldürürse bu umut öldürür,” demişti. O, bu uğurda hiç vazgeçmeyenlerdendi. Yazılardan dizelere, kitaplardan sokaklara, bombalarla ve silahlarla delik deşik edilen duvarlara aynı umudu kazımaya devam…