Edebiyat: Özgürlüğe giriş pasaportumuz!

Edebiyat, daha büyük bir hayata, yani özgürlük alanına giriş pasaportuydu.
Edebiyat özgürlüktür. Özellikle de birer değer olarak okumanın ve içedönüklüğün
ayaklar altına alındığı bir çağda edebiyat, özgürlüğün ta kendisidir!

Susan Sontag, Başkalarının Acısına Bakmak

Türkiye’nin en sancılı, en umut dolu, en inatçı damarlarından biri, edebiyat ve yayıncılık dünyası. Yediden yetmişe, ülkenin tüm okurlarının içedönüşünün, pencereden dışarıya kafa uzatışının, özgürleşmeye attığı her adımın pasaportu, edebiyat. Çünkü biz insanlar hâlâ edebiyata, kitaba ve edebiyatla hemhal olan insan hikâyesine inanıyor, gönül veriyoruz. Edebiyat ise, salt özgürlüğe giriş pasaportu değil, nasıl bir özgürlüğün hayalini kurduğumuzun, bugün neye tutsak olduğumuzun da kristal aynası.

Haziran 2014’ten bu yana “İnadına edebiyat!” söylemiyle yürüyüşüne devam eden e-dergi Keçi’nin 8. sayısı KIŞ 2017 yayında! Keçi, Türkiye’nin edebiyat ve yayıncılık ortamına bıraktığı arşiv niteliğindeki içerik havuzuyla, bu “ayna” işlevini, tamamıyla yeni olan dil ve yöntemiyle yerine getiriyor. Göze sokmadan, yakınmadan, inadıyla.

30 Eylül’de, yıllık yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün yedincisinde, edebiyatçılar, kitaplara emek verenler ve kitabı okurla buluşturan tüm paydaşlar bir aradaydı. Yayıncılık ve edebiyat dünyasının güncel konularının tartışıldığı konferanstan Keçi sayfalarına, yine özgür ve özgün bir içerik süzüldü. Bakalım neler var?

Dokuz ay haksız yere tutuklu kalan, hayatını kitaplara adamış bir isimden, Turhan Günay’dan, kitapların dünyasını okuyoruz. Burhan Sönmez, yıkıcılığın ve tutsaklığın çağında, insanların kitapları geleceğe taşımak için geliştirdiği yaratıcı yolları ve en önemlisi “edebiyatın özgürlük dili”ni anlatıyor. “Çocukluğun deneyimsizliğine ihtiyacımız var,” diyor Behiç Ak, duvarları yıkmak için.

Sektöre 40 yıldır emek veren Enis Batur, “işimize bakalım” söylemiyle yine el veriyor: “Yayın dünyası, Don Kişoteks bir dünya değil.” Usta araştırmacı Bekir Ağırdır, bireysel hayatlarımızdan kutuplaşmanın tavan yaptığı ortak hayatlara geçişte ne kadar ikiyüzlü yaşadığımıza ve barışa çıkan yollara dikkat çekiyor. Yekta Kopan ve Sibel Oral, “beğen beğen” dünyasının tam ortasında, edebiyatın nasıl konumlandığını ele alıyor.

Nermin Mollaoğlu ve Mine Soysal, konuşulmayanı konuşuyor: Edebiyatımızın son 10 yıldaki yurtdışı serüveni. Yurtdışında nasıl vardık, şimdi ne kadar varız, sahiden var mıyız? Canon Türkiye ise geleceğin yayıncılığında söz sahibi bir teknolojiyi duyuruyor. 40 yıldır dergi yayıncılığı yapan, usta şair Turgay Fişekçi konuk yazarımız. 11 yıldır örnek bir direniş sergileyen Sözcükler’in hikâyesini ve edebiyat dergiciliğimizi anlatıyor.

Türkiye’nin öyküye bakan yüzü, öykü belleğimizde genç bir iz bırakan Zeynep Cemali Öykü Yarışması, 2017 yılını geride bıraktı. “Dayanışma” öyküsü yazan gençler de, yüzlerce gencin kaleminden süzülenleri incelikle analiz eden Müren Beykan da Keçi’de.

Özgür müyüz, tutsak mı? İşte, kapı orada. Özgürlüğe giriş pasaportumuz, bugünün edebiyatına dair hafızalara yuva yapacak bir içerik önümüzde. Düşünmeye, tartışmaya, yüzleşmeye, elbirliği etmeye, çarpışmaya ve sesimizi yükseltmeye, her sayıda, her edebiyat buluşmasında devam ediyoruz. “İnadına edebiyat” diyerek.