Çocukları edebiyata davet eden yarışma 5. yılında!
Zeynep Cemali Öykü Yarışması Proje Başkanı ve Günışığı Kitaplığı Yayın Yönetmeni Müren Beykan, Zeynep Cemali’nin anısını yaşatmak için düzenlenen ve beşinci yılına giren yarışmanın ayrıntılarını, çocuk ve gençlik edebiyatımızdaki izini anlatıyor.
“Günlük yaşamda birçok kez gördüğümüz, duyduğumuz halde önemsemediğimiz, belki de farkına varmadan geçip gittiğimiz küçük ayrıntılarla bir öyküde karşılaştığımızda hazine sandığının anahtarını bulmuş gibi oluruz. Yazar çok iyi bildiğimiz bir şeyden söz ediyordur. Bu, bizde bir sahicilik duygusu uyandırmasını ve ona inanmamızı sağlar. Öyle ki, yazılanların kurgu olduğunu bildiğimiz halde, gerçekmiş gibi algılarız…”
Öykü ustalarımızdan Cemil Kavukçu, yarışmamızın internet sayfasında öykü sanatını anlattığı “Öykü Öykü” adlı yazısında dillendiriyor bunları. Bu yıl “umut” temasında yazan öğrenciler bizlere hazine sandıkları sundular; şaşırtıcı hayal güçleri, sürprizli sonlar… Zeynep Cemali’nin Ballı Çörek Kafeteryası adlı romanındaki, “Belki yıllardır ilk kez gülümsedi,” cümlesinin ışığında yazmışlardı; hemen hepsi umudun bir başka yorumunu, yaşama sıkı sıkı tutunmanın felsefesini yaptılar.
2014’ün ilk ayından mayıs ortalarına dek Günışığı Kitaplığı’na 600’e yakın öykü ulaştı. Umut deyince, neler neler gelmiş gençlerimizin aklına. Genelde, ayrı düşmüş aile bireylerinin birbirine kavuşmasını, hastalıktan ya da yoksulluktan kurtulmayı, iyi bir meslek sahibi olabilmeyi, uzak diyardan ülkeye kavuşmayı umut etmekler başrollerdeydi. Ancak, kelebeğe tutunmuş bir çiçek tozunun bilinçaltındaki çiçek olma umudu gibi, savaştan kaçarak çadır kente ulaşmaya çalışan sığınmacıların keder dolu umudu gibi, bir deneğin simülasyondan kurtulma umudu gibi, bir topun onunla sevinç bulacak engelli bir çocuğa ulaşma umudu gibi sıradışı umutlar da, şaşırtan kurgularla yazılmıştı.
Gençler yazarken, öğretmenlerini ya da ebeveynlerini memnun etmek uğruna, genelgeçer kalıplara teslim oluyor, şablonların dışına çıkamıyor diye hayıflanıyorduk; ama “umut” temasında umut vaat eden özgür öykülerle dikkatimizi çektiler. Hele kız öğrenciler, özgürce yazabileceklerini, hatta fantastik kurgular düşleyebildiklerini ispatladılar ki, ayağımızı yerden kestiler demek doğru olur. Üstelik, bu fantastik ya da büyülü gerçekçi öykülerin çoğunlukla Anadolu kentlerinden gelmesi hepimizi ayrıca sevindirdi, yarışmanın bu yılki temasını daha da anlamlı kıldı.
“Umut” öyküleri koleksiyonunun bu niteliği 2014 sonuçlarını da etkiledi: Her yılkinden farklı olarak, öykünün büyüsüne kapılmış üç değil, beş çocuğumuzu kucakladı seçici kurul ve dereceye giren ilk üç öyküyle yetinmedi; ayrıca iki güzel öyküyü de Seçici Kurul Özel Ödülü’ne değer buldu. Geçen yıllarda olduğu gibi, dereceye girmese de, seçici kurul üyelerinin gönlüne değen beş öykü de 2014 Ödüllü Öyküler Kitapçığı’nın “Okumalık Öyküler” bölümünde yer almaya hak kazandı. Gençlerimizi kutlamak sevinç hepimize.
Bu yıl devlet okullarından yarışmamıza katılım özel okullara yaklaştı. En çok umut öyküsü İstanbul’dandı yine; Ankara ve İzmir’in öykücü gençlerini Konya, Bursa ve Sakarya izledi. İlk defa Gümüşhane, Bartın ve Kastamonu’dan öyküler geldi. Ne ki, Erzincan, Van, Hakkâri, Kırıkkale, Uşak gibi bazı illerden ses yok. Umudumuz gelecek yıllara.
2014 seçici kuruluna emek veren usta yazarlar, Adnan Binyazar, Mavisel Yener, Leyla Ruhan Okyay ve ülkemiz çocuk edebiyatının düşünürlerinden Prof. Dr. Sedat Sever’di. Seçici kurulunda yer aldığım yarışmanın raportörü ise her zamanki gibi Hande Demirtaş’tı. Hepsine, çocuk ve gençlik edebiyatına verdikleri büyük emek ve gençleri edebiyatla buluşturma çabalarına tutkulu katkıları için teşekkür az kalır.
Gençler 2015’te cesaretle yazacaklar!
Ufukta 2015 yarışması göz kırpıyor. Seçici kurulunda yine ünlü yazarlar; Yalvaç Ural, Behçet Çelik, Neslihan Önderoğlu ve Ayfer Gürdal Ünal’ın görev alacağı 2015 Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın teması, “cesaret” olarak belirlendi. Temaya kılavuzluk edecek cümle ise, Zeynep Cemali’nin, Toros Dağları’ndaki köyünde çocuk yaşında kan davasıyla karşılaşan Memo’nun öyküsünü anlattığı Güzelce’de Bir Kaçak, Memo adlı romanından: “Yüzlerindeki kararlılık, gelecek günlerin muştusu gibiydi.”
Edebiyat ustamız Cemil Kavukçu, “Öykü yazmanın tek bir sırrı vardır: Olabildiğince iyi öyküler okumak. Öğrenmek istediğimiz her şey onların içinde vardır,” diyor. Bu yarışma sayesinde, öğrencilerin öykü olma yolundaki nice yazısını okuyoruz; onların da daha çok öykü okuyacağına, çevrelerindeki canlı öyküleri fark edeceklerine, bu dünyayı paylaştıkları başka başka canlıların da kendi öyküleri içinde yaşamakta olduklarının ayırdına varacaklarına, dünyanın bir bütün olarak öyküsünü seveceklerine güveniyoruz.
Yarışmak bahaneyken, edebiyatın gücünü duyumsamak gençlere işaret edilebilecek en büyük keyif. Yarına dair umudu çoğaltan bir keyif. İstanbul’dan Ozan Aksu’nun öyküsünü noktaladığı gibi: “Belki de uzun zamandır ilk kez gülümsedi çocuk. Güneşle beraber yeni bir umut, yeni bir yaşam doğuyordu çocuk için…” Her gün hepimiz için doğuyor güneş, ama en başta taş yürekleri ısıtmasını dileyelim.