Dünya sözle iyileşecek, söz de sanatla…
Uzun zamandır sözün ciddi bir hastalığı var. Nefret temelinde kurulan bir iletişim dili, bir zamanlar birbirimize dokunma aracımız olan sözün yoksullaşması… Diğer deyişle bu, sözün reddidir. Calvino bunu çağın hastalıklarından biri olarak görmüştü. Başkalarını dinlemek istememe, dışımızda olanın içimizde olduğuna inandığımız şeye eşit olmasını dileme ve tüm bunların sonucu olan hoşgörüsüzlüğü getiren bir hastalık bu. En yalın haliyle dünyalarımız arasına duvarlar örmek değil midir bu? Önyargıyla, kinle ve nefretle…
Keçi’nin bu sayısında usta kalemler, yolu birbirimizi dinlemekten geçen onca içerikle bize yoldaşlık ediyorlar. Keçi KIŞ sayısının dosya konusunu edebiyat dünyasının yoğun katılımıyla gerçekleşen 4. Zeynep Cemali Edebiyat Günü oluşturuyor. Edebiyat yayıncılığına ışık tutan ve yeni sorular sordurtan bu konferansın içeriklerinin yanı sıra 33. İstanbul Kitap Fuarı, yurtdışı kitap fuarları ve çok daha fazlası yine bu sayıda okurlarla buluşuyor.
Avrupa edebiyatının özgün kalemlerinden Zoran Drvenkar, Berlin’in doğusunda hiçbir zaman duvar görmeyişini, “Hayatımızdaki bazı şeylerin üstesinden kabul etmeyerek, benimsemeyerek gelebiliriz,” sözleriyle açıklıyor. Nasıl? Tutkuyla, mücadeleyle, dayanışmayla ve aşkla… Söz başka nasıl iyileşir ki? Altan Erkekli, “Biz, sanatla beraber dünyanın iyileşeceğine inanarak büyüdük!” diyor. Öyle ki, bu umudu halen taşıyoruz. Dünyanın iyileşmesi için önce sözün iyileşmesi gerek. Sözün göğsüne başımızı dayayıp kalbini dinlemeli. Sözün önünü kesen duvarları, sansürü, yasaklamaları ve önyargıyı kabul etmemeli, benimsememeli.
Dünya bir gün sanatla iyileşecek, ama bu öncelikle sözü iyileştirmekle olacak. Konuşarak, birbirimizin yazdıklarını okuyarak, birbirimizi dinleyerek, tartışarak… Kitaplarda, dergilerde, konferanslarda, sınıflarda, odalarda…
Kaçış yok; sanata ve edebiyata olan umut bu yıl da yücelecek, söz bunlarla iyileşecek. Dünya da eninde sonunda sözle iyileşecek. Dünya iyileşmeli ki, Can Yücel’in dizeleri gerçek olsun: “Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir.”