gunisigiYOU.com ile Yaratıcı Okuma Uygulamaları
Sanatçı, eğitmen, danışman Müjgan Özçay, Günışığı Kitaplığı’nın dijital platformu olan Yaratıcı Okuma Uygulamaları Veritabanı gunisigiYOU.com için hazırladığı kitap etkinlik dosyalarından örnekler veriyor. Engin birikimi ve entelektüel yorumuyla eğitimcilere pratik ipuçları gösteriyor.
Benim okul yıllarımda yazar etkinlikleri, yayınevlerinin yarattığı fırsatlar yoktu. Ama aklın gösterdiği yolu kullanan, idealist öğretmenlerimiz vardı. Sayelerinde kitabı ya da herhangi bir metni okumanın bir şey, onun derinliklerine dalmanın çok şey olduğunu öğrendim. Şanslıydım!
Belki de bu şansın bıraktığı izlerle Günışığı Kitaplığı ile buluştum ve gunisigiYOU.com için işbirliği yaptık. Onlarca kitabın yaratıcı okuma uygulamalarını hazırladık, hazırlıyoruz. gunisigiYOU.com’daki etkinlik dosyalarını, yaşın gerçeklerine, becerilere, dikkat süresine, öğrenme sistematiğine, ilgi alanlarına ve kalıcılık kodlarına göre düşünmek ve kurgulamak benim konum.
Örneğin, küçük sınıflar için kinestetik, lise sınıflarında sorgulayıcı, özgür ve çağrışımlı yaklaşımlar, çocukların ve gençlerin hikâyeyi hatta atölyeyi içselleştirmesini kolaylaştırıyor. Bu nedenle küçük sınıflarda üretimler, çocuğun yaptığını gösterebilmesi, diğerlerininki ile karşılaştırabilmesi, bedenini kullanabilmesine göre düşünülüyor. Oysa lise öğrencisinin çalışmada zihinsel farkını sergileme gereksinimi hayati, ama beden kullanma beklentisi küçüklere göre çok daha sınırlı; uygulamalarda işte bu gibi farklılıklar gözetiliyor.
Baştan belirtmeliyim; YOU.com’daki bütün atölyeler, satın alma yapılmadan, el altındaki malzemeler kullanılarak, öğrencinin kendi başına ya da grubuyla gerçekleştirebileceği kolaylıkta düşünülüyor. Dolayısıyla bu çalışmalar bütçe gerektirmiyor, el ve yaratıcılık becerilerini, yetkinlikleri değerlendirmeyi hedefliyor.
Sınıflara ve temalara uyumlu uygulamalar.
gunisigiYOU.com’daki tartışma soruları da uygulamalar da temelde yaşa ve sınıf düzeylerine odaklanıyor. Pek çok atölyede yer alan “Münazara” uygulamasının yaşa ve sınıfa göre nasıl farklılaştığına bakalım: Bianca Pitzorno’nun özellikle 3 ve 4. sınıflara önerilen Ağaçtaki Ev romanının “Münazara” uygulamasında, bir grup, hikâyeye uygun olarak doğa içinde ağaç evde yaşamanın, diğer grup ise kentte, apartmanda yaşamanın üstünlükleri, eğlenceli ve yararlı yönlerini anlatarak birbirlerini ikna etmeye çalışırlar. Bu düzeyde münazara uygulaması, tüm sınıfın katılabileceği, takım ruhunun deneyimlenebileceği, gerçekleştirmesi kolay olan bir tür yarışmadır aslında.
6, 7, 8. sınıflar düzeyine geldiğimizde, örneğin Vladimir Tumanov’un Asılı Dağ’ın Kâhini adlı romanının “Münazara” uygulamasında tartışma derinleşir. İki önerme verilir: “Cesaret geleceği değiştirebilir,” ve, “Yaratıcılık geleceği değiştirebilir.” Elbette her ikisi de görece doğru önermeler. Ancak bu sınıflarda uygulamanın amacı artık, gençlerin kanıtlar üreterek konuşma ve ikna yetilerini sergilemeleridir.
Lise sınıflarında “Münazara” uygulaması daha çok felsefi bir boyuta tırmanmalıdır: James Krüss’ün Satılan Gülüş adlı romanı için önerilen münazarada gruplardan, “Kimse sınanmadığı bir kötülüğün masumu değildir,” ile, “Bir kötülüğün masumu olmak için sınanmak gerekmez,” önermelerini karşılıklı savunmaları istenir. Lisede doğallıkla ciddi anlamda düşünsel bakış, bütünsel kavrayış gerektiren bir düzeydeyizdir artık.
Sınıf ve uygulama uyumunda bir karşılaştırma da, atölyelerde sıkça yer alan “Araştırma” başlığı için yapılabilir. Yine Vladimir Tumanov’un ortaokul düzeyi için önerilen Asılı Dağ’ın Kâhini romanında bu uygulama, kitabın omurgasını oluşturan heyelan konusunun tarihine, coğrafi konumuna, tetikleyicilerine, toplumların yanlışlarına ve önlemlere eğilir. Çiğdem Sezer’in Saklı Bahar adlı romanının “Araştırma” atölyesi, aile içi şiddet olgusunu fiziksel ve ruhsal sonuçları, sınıfsal temelleri, mücadele yollarının araştırılması gibi kapsamlı başlıklara ayırıyor; konu lise düzeyinde artık sosyolojik bir vaka olarak ele alınıyor. Görüldüğü gibi, sınıflara göre uygulamanın kapsamı, derinliği ve boyutu değişiyor.
Benzer bir ayrışma temalar için de geçerlidir. Aynı tema farklı düzeyler için farklı yollarla işlenebilir. Örneğin “iyilik-kötülük” teması, Anna Lavatelli’nin ortaokul düzeyine önerilen Harika Tarif adlı romanında, küçük aşçı Gaston ve korsanların maceraları üzerinden çalışılır. İyi neye, kötü neye denir? Birini, onun iyiliği için cezalandırmak iyilik midir? Birini, ders çalışmak ya da ödev yapmak gibi istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak kötülük müdür? İnsan hep iyi ya da hep kötü olabilir mi vb. sorularla tema irdelenir. Hedef, çocuğun bu kavramları kendisiyle ilişkilendirme yoluyla farkındalık edinmesidir. Aynı tema lise sınıflarında, James Krüss’ün Satılan Gülüş romanının atölyesinde, yaşamda fark edilen ya da edilmeyen ne kadar çok iyilik görünümünde kötülük olduğu; toplumda iyilik diye dayatılanların hangilerinin aslında gerçekten kötülük olduğunu sorgulayan sosyolojik bir boyutta ele alınır.
Her yaş için haz odaklı atölyeler
Evet, atölyeler genelde farkındalık ve yarar hedefiyle, düzeye göre oluşturuluyor. Ancak yöntemlerin bütün yaş grupları için ortak noktası haz odaklı kurgulanmasıdır. Çünkü beyin, duyguları harekete geçiren, uyarılara duyusal karşılık veren deneyimlere hassastır. Bilginin beyne kaydolmasını sağlayan ana etken duygudur. Okuduğu, dinlediği, yaptığı, gördüğü herhangi bir şey, kişide uyandırdığı duygu aracılığıyla beyne kaydolur. Yani bizde olumlu ya da olumsuz herhangi bir duygu uyandıran şeyleri sonrasında daha kolay hatırlarız. Zihnimizin bu doğasından yola çıkarak, atölyelerin duyguları harekete geçirmesi hedefleniyor. Bu sayede, çalışılan kazanımların kalıcılığı artabilir.
Uygulamaların haz niteliğine örnek olarak, Raife Polat’ın öncelikle 3 ve 4. sınıflara önerilen Devin Şarkısı adlı romanına bakalım: Kitabın “Müzik” uygulamasında çocuklar bir okul şarkısını, kalem, bardak, kâğıt rulosu, cetvel, kitap, pet şişe gibi sıradan malzemeleri ve nesneleri çalgı olarak kullandıkları bir orkestrayla seslendiriyorlar. Her türlü “şey”le müzik yapılabileceğini fark ederken eğlenecekleri, hatta sonrasında bu deneyimi yineleyecekleri açık. Kitabın “Oyun” uygulamasında da küçük gruplar halinde çalışarak bir okul şarkısına yeni sözler yazıyorlar. Bu da yaratıcılık ve ritim yeteneklerini kullanmaktan keyif alacakları bir etkinlik. Hele bir de şarkıyı, yazdıkları yeni sözlerle seslendirirlerse…
Uygulamaların eğlence yönüne bir başka örnek, anasınıfı, 1 ve 2. sınıflar için önerilen David Almond’un, başarının ipi göğüslemekten çok, mutlu anılar biriktirmekten geçtiğini anlatan Küçük Koşucular adlı kitabından verilebilir. Kitabın gunisigiYOU.com’daki “Yarışma” uygulamasında, öyküdekine öykünen bir koşu yarışması okulda düzenleniyor. Herkes kazanana, öncesinde eliyle hazırladığı bir resmi, övgü yazısını ya da rozeti armağan ediyor. Heyecanla sarmalanmış arkadaşlık, ekip ruhu, yaratıcılık, el becerisi için ideal bir çalışma. Yine aynı kitabın bir başka uygulamasında, koşunun duyuru afişleri hazırlanıyor. Tasarlanan afişler, “Geleceğin Reklamcıları” köşesinde sergileniyor. Bu yaşın gerek duyduğu motivasyon, beden-zihin kullanımı ve işbirliğine dayalı iletişimle sağlanıyor.
Uygulamaların haz niteliği lise sınıflarında da öndedir. Örneğin, James Krüss’ün Satılan Gülüş romanının bir atölyesinde, öğrencilerden cep telefonuyla “masumiyet” temasını yansıtan fotoğraflar çekmeleri istenir. Yaratıcı düşünceyi, metaforlara dayalı anlatımı, hayal gücünü, ilişkilendirme metodunu sınayan ve saçmalama özgürlüğü de sunan doyurucu bir uygulama. Çiğdem Sezer’in Saklı Bahar romanının atölyesindeki “Müzik” uygulamasındaysa öğrenciler kitabın filmi çekilse en uygun fon müziğinin ne olacağına dair öneriler getirirler. Yine özgürlük, yine keyif ön plandadır. Haz, atölyelerin olmazsa olmazıdır.
Diziler ve öykü kitapları için etkinlikleri nasıl düşünmeli?
Gelelim dizi atölyelerine. Küçük yaş gruplarında daha çok karşımıza çıkan dizilerin kitapları, gunisigiYOU.com’da genellikle birlikte ele alınıyor. Etkinlikleri ortak dosyada sunulan dizi kitapları için tartışma sorularında bütünlük, uygulamalarda derinlik oluşuyor.
Davide Cali ve Benjamin Chaud ikilisinin anasınıfı, 1 ve 2. sınıflar için önerilen “Okuldaki Hayalci” dizisinin Ödevimi Yapmadım Çünkü Acayip Şeyler Oldu ve Okula Gelirken Çok Komik Şeyler Oldu adlı iki kitabına bakalım: Bu iki kitap aslında bir maceranın ardışık iki bölümü. İlk bölüm için, “Okulda neden ödev verilir?, Ödev bir çocuğa ne kazandırır?, Ödevi yapmamanın bahanesi olur mu?” vb. sorularla ödev konusu; ikinci bölümde de, “Sizce öğretmen çocuğun okula geç kalma nedenlerine inanıyor mu?, Siz öğretmen olsanız inanır mıydınız?” gibi sorularla geç kalma meselesi irdeleniyor. Çocuğun empati yapması isteniyor. Bu irdelemede 6-8 yaş grubu çocuğunun kendi gerçeklerini ve nedenlerini düşüneceği çok açık.
Dizinin “Bulmaca” uygulamasında, kitapların başkahramanı olan isimsiz çocuğa sınıfça bir isim yakıştırılıyor ve kitaplar birleşiveriyor. “Fotoğraf” uygulamasında öğrenciler, zaman makinesi görevini yapacak bir şapkayla ya da kaskla istedikleri bir döneme ya da herhangi bir yere gittiklerini hayal ediyorlar. Hayallerini birbirlerine anlatıyor ve fotoğraflar çekiyorlar. “Yağmur, zaman makinesiyle Kuzey Kutbu’na gitti,” ya da, ”Sinan, zaman makinesiyle taş devrine gitti,” diyerek aktarılan renkli hayallerin görselleri velilerle de paylaşılıyor. Kısaca diziler, özellikle küçük yaş gruplarında çocuğun konuya ve kahramanlara bütüncül bakmasını sağlarken, atölyeler için de malzemeleri arttırıyor.
Öykü kitapları da benzer olanaklar sunuyor. Uygulamalarda, kitapta yer alan her öykünün bir grup tarafından sahiplenilerek konu-söylem, sözcük dağarcığı, karakterler, olay-duygu örgüsü açısından analiz edilmesi, öykülerin ortak noktalarını da öne çıkarıyor. Örneğin, Nihat Ziyalan’ın ortaokul düzeyine seslenen kitabı Kısa Pantolonlu Sevda’sında bulunan 7 öykü, hem tek tek tartışılıyor hem de yazarın aile ilişkilerine ait ortak davranış ve tutumlar irdeleniyor. Uygulamalar, çoğunlukla öykülerin ortak unsurları üzerine kuruluyor. Kitabın “Sunum” uygulaması için öğrenciler gruplara ayrılıyor ve Adana kentini, tarihi, coğrafyası, ekonomisi, mutfağı, etnolojisiyle 5 ayrı yönden inceliyor ve sonuçlarını birbirlerine aktarıyorlar. “Araştırma” uygulamasında da yörenin müziklerini, yerel edebiyat ustalarını ve yöreyi konu alan sinema yapıtlarını çalışıyorlar. Kısacası öykü kitaplarını, doğasındaki öznel ve ortak malzemelerle işlemek yararlı.
Ebeveynlere ders niteliğinde cevaplar…
gunisigiYOU.com’daki atölyelerin velilerle bağlantısı da çok önemli olabilir; yapılan çalışmalar onlara bazı ipuçları, hatta mesajlar verebilir. Bu anlamda Christine Nöstlinger’in 3 ve 4. sınıflara önerilen Aklından Düşünceler Geçen Çocuk kitabına bakalım. Kitap dosyasındaki “Tartışma Konuları” bölümünde yer verilen, “Rosalinde, amcasının ‘En çok kimi seviyorsun?’ sorusuna nasıl cevap veriyor? Yetişkinlerin çocuklara sıklıkla sordukları bu tür sorular için siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna çocukların verebileceği cevaplar, ebeveynleri başka türlü düşünmeye davet edebilir.
Aynı kitabın “Araştırma” uygulamasında yalan kavramı irdelenir. Yalan neye denir, neden söylenir? Yetişkinlerin “beyaz yalan” dediği nasıl bir şeydir? Yalanın beyazı kırmızısı, küçüğü büyüğü olur mu?.. Yine “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” durumu doğabilir. Aynı kitabın “Tartışma” uygulamasında da güncel bir tartışmaya olanak sağlanır: Günümüzde kadınların yapacakları ve erkeklerin yapacakları diye bir ayrım kaldı mı? Kimler, neden kız işi, erkek işi ayrımı yapıyor? Kadınlar kaleci, metrobüs şoförü, erkekler ev temizlikçisi, bebek hemşiresi olamaz mı?.. Çocukların vereceği cevaplar, yetişkinler için yine oldukça uyarıcı, belki de uyandırıcı olabilir.
gunisigiYOU.com’daki tüm atölyeler çevrimiçine de kolaylıkla uyarlanabilir. Basit düşünmekte yarar var. Temel ilke, ilk hazırlıklarını WhatsApp’ta kendi aralarında yapan küçük grupların, sonrasında toplu ekranlarda buluşması olmalıdır. Araştırma, analiz, panel, çalıştay, münazara gibi pek çok uygulama bu yöntemle gerçekleştirilebilir. Resim, karikatür, yazma, afiş, sergi, fotoğraf vb. çalışmalardaysa bireysel ya da grup olarak üretilenler önce eğitmene iletilebilir, onun aracılığıyla ortak ekranda paylaşılabilir. Sürpriz sözcükler üzerinden yapılan bulmaca, yarışma ve oyunlarda da sözcükler akış sırasında anlatana WhatsApp’tan gönderilebilir. Elbette eğitmenler, çevrimiçine uyarlama konusunda da en yaratıcı çözümleri bulacaklardır.
Başlarken, bir kitabı okumak bir şey, incelemek çok şeydir demiştim. gunisigiYOU.com sitesi işte bu “çok şeye” götüren bir yol olarak yaratıldı. Çocukların, gençlerin keyif alacakları, kendi sınırlarını keşfedecekleri, güçlerini sınayacakları bir yol. Aslında önemli olan yolun varacağı yer de değil, yolun kendisi. Haz dolu adımlarla ilerlenen, götürdüğü yerleri çekici kılan, gitmeye değer bir yol… Öyleyse Paulo Coelho’nun sözüyle noktayı koyalım: “Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur.” İstek, dikkat, emek şart!