İllüstratör Masası

İllüstratör, grafik tasarımcı Zeynep Özatalay, başta çocuk kitabı çizerleri olmak üzere yayıncılığımıza emek veren meslektaşlarının sorunlarını, uzmanlaşmaya bakışlarını ve gelecekten beklentilerini dile getiriyor.

Yaklaşık 15 yıldır çocuk kitabı çizerliği yapıyorum. İllüstratörler adına bazı konulara açıklık getirmeye, pandemi öncesi ve sonrası, içinde bulunduğumuz koşullardan bahsetmeye çalışacağım. Öncelikli konumuz; çocuk kitabı çizerleri geçinmekte zorlanıyor! Mesleğimizin geleceği için bu konuyu açıklıkla gündeme getirmek durumundayım. Koşullarımız pandemiden önce de zorluydu, ancak ne yazık ki son yıllarda sıkıntılarımız daha da arttı.

Çocuk kitapları resimlemek, emek yoğun bir iş. Bir çocuk kitabının resimlenmesi kimi zaman aylar sürebiliyor. Buna karşılık kazandığımız ücretle, harcanan emek arasındaki makas gittikçe açılıyor. İllüstratörlerin büyük çoğunluğu freelance çalışıyor. Bu da sağlık, sigorta, emeklilik masraflarını çizerin kendisinin yüklenmesi anlamına geliyor. İşimizi çok severek yapıyoruz, ancak hem mental hem fiziksel olarak efor gerektiren mesleğimizde güvencesiz çalıştığımız yıllar uzadıkça gelecek kaygımız da artıyor.

Son derece zor zamanlardan geçiyoruz, ülkemizde krizler tükenmiyor. Yine de hep birlikte, bu sıkıntılar içinde de güzel kitaplar yapmayı, bunları çocuklara ulaştırmayı başarıyoruz. Çok geç olmadan, kitap sektörünün geleceği için daha sağlıklı, güvenli çalışma koşulları yaratmanın yollarını aramaya başlamalıyız.

Yayınevleriyle diyaloğu arttırma ihtiyacı

İllüstratörler, mesleki tecrübelerini aktarmak, yardım almak ya da sohbet etmek için çeşitli platformlar kurmaya devam ediyor. Henüz tam örgütlü bir meslek yapısına ulaşamamış olsak da bu bileşenler üzerinden yayıncılarla bir araya gelerek diyalog zeminini artırmak istiyoruz. Örneğin, illüstratörlerin kendi tecrübelerini çizgileriyle ifade ettikleri “ben bir illüstratörüm” isimli bir Instagram sayfası var. Buradan birtakım istekleri, talepleri takip etmek, incelemek mümkün.

İçinde bulunduğumuz koşullar, büyük bir hızla kitap yetiştirmeye çalışırken kendi emeğimizi daha üst seviyeye çıkarmak için harcayabileceğimiz zamanı kısıtlıyor. Daha iyi çizebilmek için gerekli araştırmalara vakit bulamıyoruz. Kendimizi daha iyi ifade edebilmek, belki farklı bir teknikle yeni bir kitap üzerinde çalışmak istiyoruz. Ama farklı tekniği bulmak, kendimizi geliştirmek, zaman ve çaba isteyen bir şey. Bunun bir lüks haline gelmemesi gerek. Kendimizi bir sanatçı olarak sürekli geliştirebilmek için zamana ve olanaklara sahip olmamız gerek. Bu da ancak mesleğimizin daha iyi koşullarda yapılabilmesiyle mümkün.

İllüstratör adayları ne yapmalı?

“Bizim işimizin büyük ödülü, zor koşullarda bile ortaya çıkan güzel kitaplar. Bu coşkuyu kaybetmemek, niteliğini devam ettirebilmek için her meslek grubunun olanaklarının arttırılabilmesi, çalışma kalitesinin yükseltilmesi için yayıncılarla ortak zeminde buluşmak, daha çok konuşmak, krize rağmen yaratıcı çözümler üretmeye çalışmak şart.”

Aynı durum mesleğe henüz girmemiş, ama bunu isteyen genç çizer adayları için de umut verici olacaktır. Bize sürekli sorulan sorular var: “Çocuk kitabı illüstratörü olmak istiyorum, ne yapabilirim? Nereden başlayabilirim? Nasıl aletler kullanabilirim? Nasıl teknikler kullanabilirim?” İllüstratör adaylarından gelen bu sorular, hemen her gün e-posta kutularımızı, Instagram DM kutularımızı dolduruyor. Çocuk kitabı çizerliği, dışarıdan çok ışıltılı bir meslek gibi gözüküyor. Gerçekten çok özel bir meslek; ama bununla birlikte, çok çaba harcamak, kendinizi hem mental hem fiziksel olarak çalıştığınız kitaba yüzde yüz vermenizi, adamanızı gerektiren bir meslek. Kitabı iyi algılamak, iyi çizmek, editör ve yazarla doğru diyalog kurabilmek; bunları yaparken ödemelerini de takip etmek, geçimimizi sağlamak zorundayız.

Bizim işimizin büyük ödülü, zor koşullarda bile ortaya çıkan güzel kitaplar. Bu coşkuyu kaybetmemek, niteliğini devam ettirebilmek için her meslek grubunun olanaklarının arttırılabilmesi, çalışma kalitesinin yükseltilmesi için yayıncılarla ortak zeminde buluşmak, daha çok konuşmak, krize rağmen yaratıcı çözümler üretmeye çalışmak şart. Ben de yayıncılara bir çağrı yapmak isterim: Sadece kitaptan kitaba görüşmeyelim, daha sık bir araya gelelim, daha çok diyalog kuralım. Gelecek kaygılarımızı paylaşalım; mesleğimizi daha iyi nasıl yapabiliriz, kitapları nasıl daha iyi hale getirebiliriz, konuşarak çözüm bulmaya çalışalım.

Çıtayı yükselten ödüller

Ülkemizde henüz çok az örneği olan illüstrasyon yarışmalarından ve ödüllü kitaplardan da bahsetmek isterim. Bildiğiniz gibi dünyada Caldecott, Hans Christian Andersen, ALMA (Astrid Lindgren Anma Ödülü) gibi pek çok çocuk kitabı ödülü ve farklı kategorilerde düzenlenen yarışmalar var. Bir kitabın üzerinde Caldecott Madalyası’nı görüp de ona kayıtsız kalmak mümkün değildir.

Bugüne kadar sektörümüzde olumlu gelişmeler olsa da çocuk kitaplarının değerlendirilmesi, onurlandırılması için etkin girişimler yeterli değil. Hem çizerleri hem yazarları heyecanlandıran, çocukları okumaya teşvik eden, daha özenli, daha yaratıcı kitaplar için çıtayı daha da yükseğe koymamızı sağlayacak, bağımsız ve tarafsız organizasyonların çoğalmasını diliyoruz. Bu alanda yapılacak çalışmalar için katkı sunmaya hazırız.

Sanat yönetmeniyle çalışma kolaylığı

Yurtdışındaki yayınevlerinin çalışma sistemindeki birkaç ayrıntıdan da söz etmeliyim. Dönem dönem çalıştığım yurtdışındaki yayınevlerinde gördüğüm bazı düzenlemelerin bizim çalışma sistemimizi iyileştirebileceğine inanıyorum. Yurtdışında pek çok yayınevinin bünyesinde sanat yönetmeni var. Kitabın görsel çerçevesini belirleyen sanat yönetmenleriyle çalışmak, hem yazara hem de çizere büyük kolaylık sağlıyor.

Sanat yönetmeni metnin görsel referanslarını hazırlıyor, bazısı metne ilişkin eskiz çalışmalarını çizerle paylaşıyor. Bu taslakların bize müthiş yararı oluyor, kitabın yapımını hızlandırıyor. Taslaklar birer çöp adam gibi çizilmiş olsa bile çizere istediği yaratıcı alanı tanıyor, değiştirme olanağı sunuyor, kitaba hızlı bir giriş yapmamızı sağlıyor. Çizerle yazar arasında görsel bir bağ kurarak işin artistik kısmını kolaylayan bir diyalogla akmasını sağlıyor. Sanat yönetmeninin, muazzam bir iş yükü bulunan sevgili editörlerimizin de üzerinden yük alabileceğini umuyorum.

Ayrıca yurtdışındaki çizer sözleşmelerinde, genellikle imzadan ve ilk eskiz tesliminden sonra ödemeler yer alıyor. Bu da yapımı çok uzun süren kitapları çizerken çalışmamıza büyük destek sağlıyor, hatta hayat kurtarıcı olabiliyor.

Mülteci sanatçılara ulaşabilmek

Gündeme getirmek istediğim bir başka konu da mülteci sanatçılar. Şu anda Türkiye’de yurdundan kopmuş, sayıları milyonları bulan mültecileri misafir ediyoruz. Burada “misafir” kelimesini zorunlu olarak kullanıyorum, çünkü kendilerine ne yazık ki başka şans tanımıyoruz. Geçtiğimiz yıllardaki göç dalgalarında Türkiye’den çok yetenekli sanatçıların gelip geçtiğine şahit olduk. Bunların bir kısmından maalesef haberimiz bile olamadı.

Şu soru uzun zamandır beni de meşgul ettiği için sizlerle paylaşmak istiyorum: Acaba şu anda ülkemizde yaşayan, belki de hiç tecrübeli olmadıkları, yıpratıcı bedensel işlerde çalışan ya da daha kötüsü, hiç iş bulamayan sanatçılara, çizerlere ulaşmak için bir araştırma yapılıyor mu? Bu kişilere istihdam sağlamak, sanatlarına geri döndürebilmek mümkün mü? Göçmen araştırmaları yapan kurumlarla işbirliği yaparak araştırmak, çözümler üretebilmek bizim elimizde.