Yolun Başındakiler El Ele

7. sınıflarla gerçekleştirilen uygulamada, Cemil Kavukçu’nun Yolun Başındakiler adlı romanından yola çıkılarak eşitlik, adalet, farkındalık gibi temalar işleniyor.

Yaratıcı okuma uygulamamız yaklaşık sekiz hafta sürdü. 7. sınıflarla yaptığımız uygulamaya aktif olarak 35 öğrenci katıldı.

Cemil Kavukçu, Köprü Kitaplar koleksiyonundaki Yolun Başındakiler adlı kitabında, ilkokulu bitirir bitirmez, erken yaşta çalışmak zorunda kalan çocukları ana karakter olarak işliyordu. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pandemi gibi fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, zorlu bir süreçten geçiyorduk. Çocukların büyük bir kısmı sessiz sedasız okulu bırakıp farklı iş kollarında çalışmaya başlamışlardı. Biz, daha iyi koşullarda yaşama şansına sahip öğrencilerimiz de akranlarıyla empati kurabilsinler istedik. Başka türlü yaşamak zorunda kalan akranlarının hayatlarına yolculuk yapmalarını, farkındalığa sahip olmalarını amaçladık.

Çocuk işçilik hakkında ne biliyoruz?

Okuma öncesinde öğrencilerimize bir ön test uyguladık. “Pandemi süreci nedeniyle bazı öğrenciler okullarına dönememiştir,” ve, “Ekonomik koşullar çocukları çalışmak zorunda bırakmaktadır,” gibi cümlelerle öğrencilerimizin “çocuk işçilik” konusunda ne bildiklerini anlamaya çalıştık.

Sınıfımızda tartışma ağları yaptık. “Çocuk işçilik nedir?” sorusundan yola çıkarak çocukların fikirlerini, görüş ve duygularını yansıtmalarını istedik. Ardından, güdümlü okuma yönlendirmesi kapsamında, “farkındalık” kavramı üzerine konuşmaya ve beraberinde kitabı okumaya başladık. Öğrencilere okumak için yaklaşık bir ay süre verdik.

Birçok yaratıcı çalışmadan oluşan okuma sonrası adımlarımıza geçtik. İlk adımımızda görsel sanatlar zümremizden yardım aldık ve öğrenciler kitaptan yola çıkarak “çocuk işçilik” temalı resimleme çalışmaları yaptılar. Projemizin sonraki adımında, her sınıftan birer gönüllü öğrenci seçtik. “Çocuk işçilik” temalı gelecek çalışmalarımızın planlamasını bu 12 öğrenciyle birlikte yaptık.

     

İlk planladığımız etkinlik, Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) İletişim Yöneticisi Ayşe Esra İsen ile söyleşiydi. Bu söyleşiye proje ekibimizin yanı sıra o dönem çocuk hakları konusunu işleyen “Hukuk ve Adalet” seçmeli dersi öğrencilerini de davet ettik. “Yazarlık ve Yazma Becerileri” seçmeli dersini alan öğrencilerimiz de bu alanda yazma çalışmaları yaptığı için söyleşiye onlar da katıldı. İsen, çalışmak zorunda kalan çocukların iş ve yaşam koşullarını, nelerden mahrum kaldıklarını ve ILO’nun bu alandaki faaliyetlerini anlattı. Bu söyleşinin en önemli kazanımlarından biri, öğrencilerin, yetişkin birer birey olduklarında herhangi bir sivil toplum kuruluşuna katılarak nelere katkıda bulunabileceklerini anlamaları oldu.

Söyleşinin hemen ardından, öğrenciler “çocuk işçilik” konusunu daha çok merak ettiler ve bu alanda araştırmalara başladılar. Bu araştırmalardan edindikleri bilgiler sayesinde, “Farkında mısınız?” başlıklı videolar çektiler. Karikatürist Hicabi Demirci ile karikatür atölyesi düzenledik. Öğrenciler, çocuk işçilik temalı karikatürlerini çizeriyle birlikte söyleşerek yorumladı.

Bir sonraki adımımızda, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nin yöneticilerinden Buket Bahar Dıvrak’ı söyleşiye davet ettik. Öğrencilerimiz, çocuk işçiliği “göç” ve “mülteci” kavramlarıyla birlikte irdelemeye başladılar.

Benzer bir temaya sahip olan Sabahattin Ali’nin Arabalar Beş Kuruşa adlı eserini tiyatro oyununa dönüştürdük. Okulumuzun kültür merkezinde diğer öğrencilere bu oyunun gösterimini yaptık. Bu gösteri sırasında proje ekibimiz, diğer öğrenci arkadaşlarına hem “Farkında mısınız?” videolarını hem de resimleme çalışmalarını sergilediler.

Ankara-Ağrı arasında kurulan edebiyat köprüleri…

Projenin en önemli ayaklarından biri de Ağrı’nın Diyadin ilçesindeki Mollakara Ortaokulu’yla yolumuzun kesişmesi oldu. Okulun öğrencilerinin büyük çoğunluğu çocuk işçiydi. Çocuklar, Ağrı Dağı’na ilk kar düşünceye kadar çobanlık yapıyor, zorlu kış koşulları başlayınca da okulun yolunu tutuyorlardı.

Bu okulun öğrencileriyle, projemizin içinde doğan yeni bir çalışma yürütmeye başladık. Bundan sonraki adımları, 7. sınıflardan 12 kişilik gönüllü proje ekibimizle ve Mollakara Ortaokulu’nun 6. sınıfındaki 23 öğrenciyle birlikte yürüttük.

İlk adımda, Hicabi Demirci’yi öğrencilerle bu kez çevrimiçi buluşturduk. Demirci öğrencilere, “Çocuk işçilik” temalı karikatürlerini değil, toplumsal anlamda farklı bakış açıları kazandıracak karikatürlerini gösterdi ve onlarla birlikte yorumladı.

Sonraki adımda, aynı zamanda okulumuzun edebiyat dersleri koordinatörü de olan şair Cahit Ökmen’in katılımıyla bir şiir atölyesi gerçekleştirdik. Ökmen, Portakal Yıldızı (2017, Res. Sadi Güran) adlı kitabından yola çıkarak, öğrencilere şiirler okudu, onlarla şiirlerindeki anlam ve imgeler üzerine sohbet etti.

Proje ekibimizle birlikte, bu uygulamada bize eşlik eden Ağrı’daki öğrenciler için neler yapabiliriz diye düşündük. Mollakara Ortaokulu’nun müdürü Kaan Öğretmen’le konuşarak ihtiyaçlarını anladık ve bir dayanışma grubu oluşturduk.

Uygulamamızın son adımında, iki okul öğrencileri arasında mektuplaşma etkinliği başlattık. Her iki grup da kendi gelecek hayalleri üzerine mektuplaştılar. Her ne kadar sosyoekonomik farklılıklar bu mektuplaşmada kendini gösterse de dünyanın neresinde olursa olsun, çocukların ortak duygular beslediklerini gördük.